Hemşin
Tarihinin Genel Hatları
Hemşin Tarihi araştırılması gereken, doldurulması gereken
birçok boşluk barındıran bir tarihtir. Ancak yine de bazı temel dönemeçleri
belgelenebilen bir tarihtir. Yaşayan kültüre, sözlü tarih anlatılarına, gezgin
notlarına dayalı olarak kimi kısımları doldurulabilse de bu tarih çizgisinin
tamamlanması için özellikle Osmanlı, Pontus, İran vb. arşivlerin
araştırılmasına ihtiyaç var. Bu yazıda Hemşin Tarihi’nin genel hatları
konusunda bizi belli ölçüde bilgilendirecek belgelerden söz edeceğiz.
Hemşinlilerin tarihine ilişkin bilinen ilk kayıtlar
Ermeni rahip Ğevond ve yine Ermeni rahip Mamikonlu Hovannes’e dayanır. Bu iki
kayıtta beyleri Hamam öncülüğünde yapılan bir göçten söz ederler. Ancak bu
göçün güzergâhı ve tarihi konusunda bir karışıklık vardır. Ğevond’a göre göç 789-790
tarihlerinde yaşanmıştır. Bu tarihlerde hüküm sürmüş Paşpatrik Yesayi, Arap
vostigan Obeydullah ve Bizans imparatoru VI. Konstandin’in adlarının geçmesinin
bu tarihleri doğruladığını belirtir. Bknz: ( Levon Haçikyan, Hemşin Gizemi,
Belge Uluslararası Yayıncılık, İstanbul, 1997, s. 21) Mamikonlu Hovannes ise göç
olayını bu tarihten 160 yıl kadar öncesine yani 626 yılına götürür.
Hemşin tarihi ile ilgili yazan Türk, Ermeni veya yabancı
tarihçilerin neredeyse tamamı bu göç olayına referans verirler. Bu göçü
gerçekleştiren topluluğun Ermeni Apostolik Kilisesine bağlı bir topluluk olduğu
da genel kabul görür. (Bknz: F. Kırzioğlu, Bir Araştırma Yazısı Hemşinliler, Eski-Oğuz
(Arsaklı-Part) Kalıntısı Hemşenliler, Türk
Folklor Araştırmaları Dergisi, Haziran 1966, sayı:203, İstanbul 1966 ) Ancak
Ermeni Apostolik Kilisesine bağlı bu topluluğun etnik bileşimi tartışma konusu
yapılır. Türk tarihçiler genellikle Hemşinlilerin ataları olan Amaduni’leri, zamanın
hak dini olan Hıristiyanlığı seçmiş bir Türk topluluğu olarak görürler. Hemşin
tarihinin bu dönemini belgelendirmek oldukça zordur. Bu yazının konusu da
değildir.
Osmanlı
Dönemi’nde Hemşinliler
Osmanlı İmparatorluğu’nun 1461 de Trabzon’u ve ardından
bölgeyi ele geçirdiği tarihe kadar Hemşin’de yaşayan insanlar Ermeni Apostolik
Kilisesi’ne bağlı, Ermenice konuşan kendisini Ermeni olarak gören insanlardır. İspir
Beyleri ile ilişkilerinden kaynaklı olarak Osmanlı döneminden önce sınırlı bir
İslamlaşma olduğu da iddia edilebilir. Ancak Osmanlı kayıtları bunun kitlesel
bir olay olmadığını ortaya koyar. Osmanlı belgelerinden bölgenin geçirdiği
demografik değişimi takip etmek mümkündür. Örneğin 1530 yılında, Kale-i Bala ve
Kale-i Zir’ de görevli 70 Müslüman görevli dışında kalan nüfusun % 68’ i
Hıristiyan, % 32 si Müslüman’dır. (BOA, TD.52,53.)
1681 yılında Hemşin’de Ermeni hane sayısı 870, Müslüman hane
sayısı ise 209, Ermeni nüfusun oranı %80 dir. (BOA.
K.K. 2697, s.122-132)
1842 yılında Hemşin’deki
Erkek Ermeni nüfusu 99 kişidir. (BOA. NFS. d. 1144, s. 469–470)
1914 yılına gelindiğinde
ise Atina’da (Pazar, Hemşin dahil) 28 Ermeni erkek nüfus mevcuttur. (SAKİN,
2007, s. 260)
Nüfus verileri Hemşin
nüfusunun 18 ve 19. asırlarda yoğun bir şekilde Müslümanlaştı(rıldı)ğı şeklinde
yorumlanabilir. Peki, Müslümanlaş(tır)ma nasıl yaşanmıştır. Bir yandan
Hıristiyan Hemşinli Ermenilerin batıya göç ettiğini bir yandan da din
değiştirerek Müslüman olduğunu söyleyebiliriz. Ancak Müslüman olduktan sonra
bölgeden göç eden Hemşinlilerin olduğunu da söylemek mümkündür. Hemşin’de
kalanların büyük bölümünün din değiştiren Hemşinli Ermeniler olduğunu söylemek
yanlış olmayacaktır. Çünkü Hemşin’e yönelik nüfusu kökten bir şekilde
değiştirdiğini söyleyebileceğimiz göç kayıtları bulunmamaktadır. Ayrıca kendi
kökenlerinin Hemşin’e dayandığını ifade eden Hopa / Borçka Hemşinlileri
Ermenice’nin Hemşin dialektini konuşmalarına karşın şu anda yaşadıkları bölgede
Hıristiyan geçmişe ait kilise vb. kalıntılara sahip değildirler. Buna karşın
geldikleri bölgede hem Hıristiyanlığın izleri hem de Hemşince’nin kalıntıları
olan yüzlerce kelime, deyim ve yer adları bulunmaktadır. Bu da bu grubun
bölgeye göç etmeden evvel Müslümanlaştı(rıldı)ğını düşündürmektedir. Hemşin
dialektinin diğer onlarca Ermenice dialektinden biri olduğunu Ermenice üzerine
çalışma yapan dilbilimciler ortaya koymaktadır. ( H.
Acaryan, Knnutyun Hamşeni Barbari, Yerevan, 1947)
Müslüman Hemşinliler gibi
Trabzon’a göç eden Hıristiyan Hemşinlilerin de bu dialekti konuştuklarını
Bijişkyan’dan öğreniyoruz. 1817-1819
yılları arasında bölgeyi gezen Minas Bijişkyan; “(Trabzon ) Köylerde de Haçdur
denilen ufak mescitler vardır. Köy halkı Hamşen’den (Hemşin), şehirdekiler
Ani’den gelmiş olup lehçeleri arasında büyük fark vardır.” (P. Minas Bıjışkyan; PontosTarihi; çev. Hrand
D. Andreasyan; Çiviyazıları 1998; İstanbul; s.108)
Bijişkyan dışında, K. Koch, N. Marr, Clavijo, Feruhan Bey
gibi gezgin ve bilim insanları da Müslüman Hemşinlilerin Ermenice’nin bir
dialektini konuştuklarını belirtirler.
Osmanlı kayıtlarında milletler sistemi dine dayalı bir
sistem olduğu için Müslüman olanların hangi kökenden oldukları genellikle
belirtilmezdi. Dolayısıyla nüfus içerisinde Müslümanların oranının artmasını
Türklerin oranının artması olarak okumak son derece yanlış olacaktır. Bölge
halkının önemli bir bölümünün Laz, Gürcü, Rum ve Ermeni halklarının
Müslümanlaş(tırıl)mış torunları olduğu bugün bile bu halkların belirli bir
kısmının dillerini korumuş olmasından kolaylıkla anlaşılabilir.
Hemşinliler bakımından sözünü ettiğimiz bu durumu ortaya
koyan nadir birkaç belge neyse ki bulunmaktadır.
Osmanlı
Belgeleri
Osmanlı
İmparatorluğu’nun son dönemine ait aşağıdaki belgeler yukarıda anlatılan
durumun birer kanıtı durumundadırlar. İki belge birbiriyle ilişkili belgeler.
İlk belge Umum Erkan-ı Harbiye Dairesi (Genelkurmay Başkanlığı ) Dördüncü
Şubesi’nin Dahiliye Nezâret-i Celîlesi'ne (İçişleri Bakanlığı) yazdığı bir
yazı. Fî 25 Cemâziyelâhir [1]331 ve fî 19 Mayıs [1]329 ( 1 Haziran 1913 )
tarihli yazının orijinalinin Latin harfleri ile dökümü şu şekilde:
Trabzon
Vilâyeti'ne tâbi‘ Hopa kazâsına müsâdif Hopa Hudûd Bölüğü mıntıkasındaki
Zurpici, Arvala, Çavuşlu, Hayki, Zargina, Gvarçı karyeleri ahâlisi Hemşin
ismiyle müsemmâ Ermeni'den dönme Müslüman olub kazânın mütebâki ahâlisinin
kâmilen Müslim Lazlardan ibâret idüği ve Hemşinliler saf ve câhil olup bir
misyonerin bu mıntıkada muvaffakiyetle iş görebileceği binâenaleyh hükûmet-i
mahalliyemizin irşâdâtı Hemşinliler içün derece-i vücûbda olduğu Rusya Hudûd
Komiseri'nin Hopa Bölüğü'ne aid raporunun bir fıkrasında gösterilmiş ve mes’ele
câlib-i dikkat bulunmuş olmağla iktizâ-yı hâlin ifâsı mütemennâdır efendim.
Yazının günümüz
Türkçesine çevrilmiş hali ise şu şekildedir:
Trabzon
Vilâyeti'ne bağlı Hopa kazasındaki Hopa Sınır Bölüğü bölgesindeki Zurpici
(Yoldere), Arvala (Eşmekaya, Çimenli), Çavuşlu, Hayki, Zargina (Güneşli), Gvarçı
(Hendek) köylerinin halkı Hemşin ismiyle bilinen Ermeni'den dönme
Müslümanlardan olup ilçenin geri kalan halkının tümü kamilen Müslüman Lazlardan
oluşmaktadır ve
Hemşinliler saf ve cahil olmaları
sebebiyle bir misyonerin bu bölgede başarılı bir şekilde faaliyette
bulunabileceği bu sebeple yerel hükümetimizin ikaz ve yol göstermeleri
gerektiği Hemşinliler için son derece mühim olduğu Rusya Sınır Komiserinin Hopa
Bölüğüne ait raporunun bir maddesinde gösterilmiş ve konu dikkat çekici
bulunarak gerekenin yapılmasını temenni ederiz efendim. (BOA, Dosya: 116, Gömlek no: 65, Fon
kodu: DH.İD.- 1331. C. 28.)
Bu belgeye bağlı olarak
Dahiliye nezareti 27 Cemâziyelâhir [1]331- 21 Mayıs [1]329 (3 Haziran 1913)
tarih ve 388 evrak numarasıyla Trabzon Vilayeti’ne bir yazı yazıyor:
An
asl Ermeni iken ihtidâ etmiş ve Hemşin nâmıyla ma‘rûf bulunmuş olan Hopa hudud
bölüğü mıntıkasında kâ’in Zurpici, Arvala, Çavuşlu, Hayki, Zargina sâfiyet ve
cehâletleri sebebiyle misyonerlerin tesvilâtına kapılmaları Gvarçı karyeleri ahâlisinin
safvet-i mütehammil idüği beyânıyla Hemşinlilerin hükûmet-i mahalliyece tenvîr
ve irşâdı lüzûmu Rusya Hudûd Komiserliği'nin iş‘ârına atfen Harbiye Nezâret-i
Celîlesi'nden bildirilmiş olmağla câlib-i dikkat görülen iş‘âr-ı vâkı‘a nazaran
iktizâ-yı hâle tevessül buyrulması bâbında.
Yazının günümüz
Türkçesi ile anlamı ise şu şekildedir:
Aslen
Ermeni iken din değiştirmiş ve Hemşin ismiyle bilinen Hopa Sınır Bölüğü
taraflarında bulunan Zurpici (Yoldere), Arvala (Eşmekaya, Çimenli), Çavuşlu,
Hayki, Zargina (Güneşli) köylerinin saflık ve cahillikleri nedeniyle
misyonerlerin aldatmalarına kapılmaları Gvarçı (Hendek) köylerindeki halkın
bunu safiyane açıklamalarıyla Hemşinlilerin yerel hükümetçe aydınlatılarak
doğru yolun gösterilmesi gerekliliği Rusya Sınırındaki Komiserliğimizin
yazısına dayanılarak Savunma Bakanlığımızdan bildirilmiş olup durumu anlatan
yazının dikkat çekici bulunduğu ve gerekenin yapılması hakkında. (BOA,
Dosya: 116, Gömlek no: 65, Fon kodu: DH.İD.- 1331. C. 28.)
Belgeler Ne Anlama Geliyor?
Bu
belgeler daha önce sosyal medyada, Agos Gazetesi’nde ve İletişim Yayınları’nın
yayınladığı Karadeniz’in Kaybolan Kimliği adlı Uğur Biryol’un derlediği kitapta
yayınlandı. Bu yayınlar çerçevesinde çeşitli tartışmalara vesile oldu. Ancak
yeterince değerlendirildiği kanaatinde değilim. Çoğunlukla belgenin ortaya
koyduğu gerçeği tartışmak yerine hamaset ve her konuda belge belge diye
ortalığı velveleye verenler en başta olmak üzere belgeyi küçümseme eğilimi
maalesef ağır bastı.
Bu
belgeyi küçümseyenlerin dayanaklarından biri “cahil bir müfettişin işi olduğu”
argümanı. Böyle bir ihtimal çok zayıftır. Çünkü savaşın yaklaştığı yıllarda
sınır güvenliğinin denetlenmesi gibi son derece önemli bir görev çerçevesinde
“cahil bir müfettiş” görevlendirileceği çok akla uygun değil. Kaldı ki müfettiş
cahil olsa bile önce Genelkurmay’ın ilgili dairesi İçişleri Bakanlığı’na sonra
İçişleri Bakanlığı Trabzon Valiliği’ne bir “cahilin” yalan yanlış
değerlendirmelerini gönderdi demek aklımızla alay etmek değilse nedir?
Belgenin
Hemşinlilerin güvenlik açısından sorun oluşturma olasılığına ilişkin kaygısını
ayrı bir tartışma olarak bir kenara bırakırsak esas önemli yönü Hemşin
kimliğine ilişkin tanımlamasıdır. Bu tanımlamaya göre Hemşinliler, “Hemşin ismiyle bilinen Ermeni'den dönme
Müslümanlar” dır. Aslında bu tanımlama Hemşin adının etnik bir aidiyet adı
olarak nasıl ortaya çıktığını da anlamamızı sağlıyor.
Hemşin’in
Hıristiyan Ermeni halkı için Hemşin daha çok bir yer adıdır. Onlar açısından
Vanetsi olmak, Caniktsi olmak, Ardvintsi olmak ne ise Hamşentsi olmak da aşağı
yukarı o demektir. Yani daha çok bir hemşehrilik ilişkisini ifade eder.
Konuştukları dilin kendilerine özgü bir Ermeni Lehçesi olması aralarındaki bağı
güçlendirmektedir. Ancak bu durum kendilerini ayrı bir kimlik olarak
tanımlamalarını gerektirecek bir farklılık yaratmamaktadır. En iyi durumda
kendilerine Hamşenahay / Hemşinli Ermeni demektedirler.
Ancak
Müslüman Hemşinliler için durum böyle değildir. Müslüman Hemşinliler için
Hemşin bir etnik aidiyeti ifade eder. Hemşin adının bu anlamı kazanmasının,
Hemşinlilerin Müslümanlaş(tırıl)ması sonrasında ortaya çıkmış bir olgu olduğunu
söylemek yanlış olmaz. Müslüman olan Hemşinliler o günlerde Hıristiyanlıkla
özdeşleşmiş bir kimlik olan Ermenilikle kendilerini tanımlamaktan
kaçınmışlardır. Bu son derece anlaşılır bir durumdur. Ancak dilleri ve
kültürleri ile diğer Müslüman halklar olan Laz, Türk, Kürt, Rum vb. halklardan
farklı olduklarını da ifade etmek istemişlerdir. Bu konumları da yaşadıkları
yerin adını kimliklerinin ifadesi olarak kullanmaya başlamalarına neden olmuş
görünmektedir.