Geçmişten geleceğe....

11 Eylül 2008 Perşembe

Yaramaz Çocuklar

(Agos' un 07 Kasım 2008 tarihli 658. sayısında yayınlanmıştır.)

İlkokul deneyimlerim yaramazlık konusunda düşünmeme ve sorular sormama neden olmuştur hep. Çocuklar neden yaramazlık yaparlar? Ne tür yaramazlıklar yaparlar? Büyüklerin yaramazlık olarak nitelendirdiği davranışlar çocuklar için ne ifade eder? Yaramazlık yapmak neden bu kadar eğlencelidir? vs. vs.

Çocukluğumda oldukça yaramaz bir çocuk sayılırdım. Bir keresinde masa örtüsünü ateşe vermiştim. Ev ahalisinin kadın kısmı tarlada, erkek kısmı çay fabrikasında olduğu için öğlen yemeklerine eve geldiğimde yalnız oluyordum. Masanın üzerinde duran örtünün üçgen ucuna verdim kibriti. Yanıp yanmayacağını merak etmiştim. Yandı. Annem erken gelmese evimiz kül olacaktı.

Sonra evdekilere kızdığımda evden kaçardım. Tarlalarda, ormanlarda dolaşırdım tek başıma. Bir taraftan izlerdim onları. Beni aramaları hoşuma giderdi. Beni ararlarken onları izlemek hoşuma giderdi. Karanlık bastırınca gizlice evin altında, kullanmadığımız odadaki divana gelir yatardım. Sabahları kendi yatağımda uyanırdım ama.

Tarlaya çalışmaya gittiğimizde işten kaçar, oyun oynamaya giderdim arkadaşlarımla. Bazen onlarla çalışmak zorunda kalırdım ama hiç yük gelmezdi bu bana.
Arkadaşlarımla beraber köyün bütün güzel bahçelerini gezer en güzel meyveleri, salatalıkları domatesleri toplar, derenin kenarına gider bir güzel piknik yapardık.

Yaramazlık sizi sokmaya çalıştıkları kalıpların dışında kalmak çabasıdır aslında. Size çizilen sınırların dışına çıkma çabası. Bir çeşit başkaldırıdır yaramazlık. Karşıtı uslu olmaktır. Yani akıllı olmak. O yüzden “akıllı ol!” tehdidi yaramaz çocuklara yönelir. Us ama hangi us. Akıllı olmamız istenirken hangi akıldan söz edilir. Kimin aklından? Bunun altını biraz kazıdığımızda altından egemenlik ilişkileri çıkar. Ve daha bir çok şey. Bu nedenle yaramaz çocukları severim ben. Kendi aklının peşinde koşarlar yaramaz çocuklar.

Yaramaz çocuk özgür çocuktur biraz da. Yaramaz çocuklar soru sorarlar durmaksızın. Merak ederler. Kolay tatmin edilemezler. Yaramaz çocuk “neden?” diyebilen çocuktur. Bir yasak koyduğunuzda sorar hemen: neden? Yeterince tatmin edici yanıtlar alamadığında sormaya, sorgulamaya devam eder. Bazen kestirip atarsınız: “Neden mi? Ben öyle istiyorum da ondan.” Ama sizin isteğiniz onu dizginlemeye yetmez. Karşınıza doğrudan çıkamadığında kendine özgü direniş yolları geliştirir. Ama teslim olmaz sizin isteğinize. Yaramazlık eğlencelidir velhasıl.
Babam hep: “orti tun anots bes hoyiv elloğ çes. Gartoğ, medz mart elloğ es”(yavrum sen onlar gibi çoban olmayacaksın. Okuyacak, büyük adam olacaksın) derdi. Arkadaşlarımla karanlık çökene kadar oyun oynadığım zamanlarda. Bir de bir sınıfı iki kere okutacak gücü olmadığını söylerdi. Bu benim üzerimde çok etkili olmuştu. Bu yüzden okulda hiç yaramazlık yapmazdım. Uslu durmaya çok dikkat ederdim. Derslerime çok özen gösterirdim. Okulun en başarılı öğrencilerindendim bu yüzden. Öğretmenim de beni çok severdi.

Okulda sınıf başkanı teneffüslerde yaramazlık yapan çocukların isimlerini tahtaya yazardı. Öğretmenimiz derse geldiğinde tahtada ismi yazılı olanları yaramazlığına göre uyarır, kızar ve bazen döverdi büyük yaramazlık yapmışsa. Benim adım hiçbir zaman o yaramazlık yapanlar listesine yazılmamıştı. Ama bir gün yazıldı. Öğretmenimiz derse girdiğinde ismi yazılı olanlara sormaya başladı: “Ahmet ne yaramazlık yaptın yine?.....Ali sen?”…..Hatice…Mustafa….. “. Cevaplar mahçup gelirdi: “Sıraya çıktım öğretmenim, özür dilerim….,” “Fatma bana bağırınca…”, “ben aslında yapmak istememiştim…”, “önce o küfür etti ama”.vs. vs. Sıra bana gelmişti. Öğretmenim şaşkınlıkla: “sende mi?” dedi. “Sen ne yaptın bakalım?”. Ben ne yaptığımı bilmiyordum. “Bilmiyorum” diyebildim yalnızca. Sınıf başkanı söze girdi hemen: “Öğretmenim o Hemşince konuştu”.

O gün bugündür yaramazlık yapmak benim için bir alışkanlık halini aldı. Büyüyünce de yaramazlık yapmaya devam ettim. Devam edeceğim de…..Bu yaştan sonra akıllanır mıyım? Onu da bilemiyorum….


Mahir Özkan

Hiç yorum yok: