(Agos' un 24 Ekim 2008 tarihli 656. sayısında yayınlanmıştır.)
Çocukluğumda annem bana bir iş verdiğinde genellikle işi yarıda bırakıp kaçardım. Köy yerinde nereye kaçabilirsin ki. Arkadaşlarımın yanına kaçardım. Oysa o sırada onlar da bir işle meşgul olurlardı genellikle. Büyüklere çay tarlasında yardım etmek, çalışanlara su ve yemek taşımak, yükü taşıyacak olan eşeklere göz kulak olmak gibi işlerdi bunlar genellikle. İşten kaçıp ta arkadaşlarımın yanına gittiğimi öğrendiğinde annem: “orti tun inçbes dağa es, ku poned eneçes, xaki pon genes”(yavrum sen nasıl bir çocuksun, kendi işini yapmıyorsun, başkasının işini yapıyorsun). Ben bu serzeniş karşısında hep şunu söylerdim: “ama ye ma, andağ e pone hedra genig”(ama anne orda işi birlikte yapıyoruz). Bu yüzden benim için bir işi birlikte yapmak çok önemli olmuştur her zaman.
Hemşinliler toplanarak birlikte iş yapma işine “gor” derler. Çok çeşitli işler için gor yapılır. “Compu gor”, köye yol yapmak için yapılır. Bütün evlerden eli kürek, kazma tutan adamlar, kadınlar sabahtan toplanırlar, hep beraber kazırlar, düzeltirler, taş döşerler ve köyün yolunu yaparlar. “Çuri gor” evlere su getirmek için yapılır. Önce bolca bir su kaynağı bulmak gerekir ki; kaynak, suyu alacak bütün evlere yetsin. Kaynağın yanına küçük bir depo yapılır ve başlanılır hep beraber kanal kazımaya. Böylelikle evlere su ulaştırılır. “Duni gor” ise köyde kendi başına ev yapamayacak denli yoksul olan ya da evini yangın, sel vb. bir felakette yitirmiş olan insanlara ev yapmak için yapılır. Bütün köylü bir şekilde katılır çalışmaya. Kimi odun, kimi çakıl, kimi kum taşır. Kimileri çalışanlara yemek yapar. Gorların en güzel tarafı birlikte iş yapılması ve iş yapılırken eğlenilmesidir. Gorlarda şarkılar, türküler, maniler söylenir. Hikayeler anlatılır. İş, sosyal bir etkinliğe dönüşür.
Gorun bu özellikleri en belirgin olarak “paçki gor” da ortaya çıkar. “Paçki gor”, mısırın koçanından ayıklanması için yapılır. Paçkuş- paçkel, ayırma anlamına gelir. Mısırın taneli kısmını içinde bulunduğu yaprak kabuğundan ayıklama işlemini anlatır. “Paçki gor” diğerlerinden farklı olarak genç kızların ve erkeklerin bir araya gelip türküler söylediği, bir birini tanıdığı bir ortama dönüşür. Çalışma gündüzden başlar ve genellikle gecenin ilerleyen saatlerine kadar sürer. İş yapılarken bir taraftan dışarıda “bağindz” denen dev kazan yakılan büyük ateşin üzerine konur, ayıklanan mısırların içinden çıkan “çğinti” denen az gelişmiş, seyrek taneli mısırlar kazana atılırdı. İnsanlar çalışırken bir taraftan bu “çğinti” pişer, bir yandan yenir bir yandan türküler maniler söylenirdi. Hemşinden derlenmiş manilerin bir çoğunun bu “paçki gor”larda üretildiğini ve dilden dile yayıldığını söylersek yanılmış olmayız.
Çocukluğumda annem bana bir iş verdiğinde genellikle işi yarıda bırakıp kaçardım. Köy yerinde nereye kaçabilirsin ki. Arkadaşlarımın yanına kaçardım. Oysa o sırada onlar da bir işle meşgul olurlardı genellikle. Büyüklere çay tarlasında yardım etmek, çalışanlara su ve yemek taşımak, yükü taşıyacak olan eşeklere göz kulak olmak gibi işlerdi bunlar genellikle. İşten kaçıp ta arkadaşlarımın yanına gittiğimi öğrendiğinde annem: “orti tun inçbes dağa es, ku poned eneçes, xaki pon genes”(yavrum sen nasıl bir çocuksun, kendi işini yapmıyorsun, başkasının işini yapıyorsun). Ben bu serzeniş karşısında hep şunu söylerdim: “ama ye ma, andağ e pone hedra genig”(ama anne orda işi birlikte yapıyoruz). Bu yüzden benim için bir işi birlikte yapmak çok önemli olmuştur her zaman.
Hemşinliler toplanarak birlikte iş yapma işine “gor” derler. Çok çeşitli işler için gor yapılır. “Compu gor”, köye yol yapmak için yapılır. Bütün evlerden eli kürek, kazma tutan adamlar, kadınlar sabahtan toplanırlar, hep beraber kazırlar, düzeltirler, taş döşerler ve köyün yolunu yaparlar. “Çuri gor” evlere su getirmek için yapılır. Önce bolca bir su kaynağı bulmak gerekir ki; kaynak, suyu alacak bütün evlere yetsin. Kaynağın yanına küçük bir depo yapılır ve başlanılır hep beraber kanal kazımaya. Böylelikle evlere su ulaştırılır. “Duni gor” ise köyde kendi başına ev yapamayacak denli yoksul olan ya da evini yangın, sel vb. bir felakette yitirmiş olan insanlara ev yapmak için yapılır. Bütün köylü bir şekilde katılır çalışmaya. Kimi odun, kimi çakıl, kimi kum taşır. Kimileri çalışanlara yemek yapar. Gorların en güzel tarafı birlikte iş yapılması ve iş yapılırken eğlenilmesidir. Gorlarda şarkılar, türküler, maniler söylenir. Hikayeler anlatılır. İş, sosyal bir etkinliğe dönüşür.
Gorun bu özellikleri en belirgin olarak “paçki gor” da ortaya çıkar. “Paçki gor”, mısırın koçanından ayıklanması için yapılır. Paçkuş- paçkel, ayırma anlamına gelir. Mısırın taneli kısmını içinde bulunduğu yaprak kabuğundan ayıklama işlemini anlatır. “Paçki gor” diğerlerinden farklı olarak genç kızların ve erkeklerin bir araya gelip türküler söylediği, bir birini tanıdığı bir ortama dönüşür. Çalışma gündüzden başlar ve genellikle gecenin ilerleyen saatlerine kadar sürer. İş yapılarken bir taraftan dışarıda “bağindz” denen dev kazan yakılan büyük ateşin üzerine konur, ayıklanan mısırların içinden çıkan “çğinti” denen az gelişmiş, seyrek taneli mısırlar kazana atılırdı. İnsanlar çalışırken bir taraftan bu “çğinti” pişer, bir yandan yenir bir yandan türküler maniler söylenirdi. Hemşinden derlenmiş manilerin bir çoğunun bu “paçki gor”larda üretildiğini ve dilden dile yayıldığını söylersek yanılmış olmayız.
Gor da sevdalar mani olur dile gelir. Söylenen her mani adresini bulur.
Siyoğn elav ergentsav (sarmaşık çıktı uzandı)
Cermag arcets hednive (beyaz gürgen?in yanından yukarı)
Yesa aman ergena ( ben de öyle uzansam)
İm sevdain hednive ( sevdiğimin yanından yukarı)
Bu mani de adresi bulmuştur. Tabi ki cevap gecikmez. Geç kalınmış bir sevdadır bu.
Çağes kukar kenatser (yağmur geliyordu(yağıyordu) gittin)
Tsun eyev nor kenatser (kar yağdı nereye gittin)
Ergu qök gağnets ama (iki kök fındık için)
Tsiyapone menatser (çarşıda kaldın)
Erkek bir şeyler için geciktiğinin farkındadır ama gönül ferman dinlemez ve ısrarını sürdürür.
ergu gatsin percu me (iki balta bir elderesi)
xeçetsnoğum arci me (yıkacağım bir arci(bir ağaç))
ays igun isa kağaz (bu gece bu köyden)
pağtsenoğum ağçik me (kaçıracağım bir kız)
Tabi kızın karşılığı da gecikmez ve giderek sertleşir. Artık iş işten geçti mesajı vermek istemektedir. Nişanlandığını hatırlatmaktadır.Tabi bir yandan da tahrik etmektedir. Belki de son umut kırıntılarını bu saldırganlık içine gizlemiştir. Hem umutlarını hem çaresizliğini.
im terane tsegvetsav (benim kapıda atıldı)
ergu yeek hadig fişağ (iki üç tane fişek)
tun zat imatser oç ta (sen hiç duymadın mı)
hay ardeletsi eşşağ (hay ardalalı eşek)
Bu sert çıkış üzerine tabi erkek te sertliğin dozunu artırır. Bu sefer hedefe kızın nişanlısını koyar.
meg laustme peçgetsi(bir mısır ayıkladım)
paçge uynman ergener ( koçanı kendisinden uzundu)
neşanluid conçetsi (nişanlını tanıdım)
kinte uynman ergener (burnu kendisinden uzundu)
İşte bu minval üzere sevdalar dile gelirken yeni sevdaların tohumları da toprağa atılır. Gözler gözleri süzer. Gizli gülüşmeler, fısıldaşmalar başlar. Bir taraftan hep birlikte yemek yenir. “Bağindz” de pişen “çğinti” yenir. Gaz lambası ışığında iş bitinceye dek çalışılır. İş bitirildiğinde bir de gece “lusnika erand kişer” (aylı, ışıklı güzel gece) ise büyük bir horona tutuşulur gecenin sonunda işi bitirmiş olmanın şerefine. “Uçalım uçalım / kim kime / sevenlerin şerefine / heheyyyyy” komutuyla.
Mahir Özkan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder