1-
ardala' nun içinde
duman yayılmak olmaz
eskiden sevda iduk
şimdi ayrilmak olmaz
ardala kağin meçe
tsadze meral engil çi
hin sevdaluğ enoğe
himi ayri ellil çi
2-
ardala duz köyidur
kuri çimen yeridur
yaşa ardala yaşa
sevduğumun köyidur
ardalan pos kağmena
xodiye çor dağmena
abris ardala abris
siradzes an kağina
3-
tara saçuni tara
iki yani bir olsun
ikimuzun mezari
taşten çamurden olsun
sandra ka mazed sandra
ergu semte mem elli
ergusis kerezman e
karan u coran elli
4-
dağ başina kirazlar
meyva verur yemezler
boşina sevda olduk
beni sana vermezler
sarin kelxun palenin
pal guda u udel çin
sud dağe sevda ağak
indzigi kezi dal çin
kaynak kişi: Ardeletsi Suti
joğvoğ u hamşentsnag tarkmanoğ: mahir özkan
23 Ocak 2012 Pazartesi
20 Ocak 2012 Cuma
HEMŞİN YEĞNOVİT-ELEVİT YERLEŞİM BİRİMİNİN TARİHİ VE BU YER İSMİNİN ETİMOLOJİSİ
Lusine Sahakyan
Filoloji bilimleri
doktoru
doçent, Türkolog
Hemşinli dostlarımız,
Çayeli ve Hopa ilçelerinde bizi ağırlayan Kemal Nabi Ünal’a, İstanbul’daki
“Vova” müzik grubunun kurucusu ve vokalisti Hikmet Akçiçek’e ve bizi
Yeğnovit Khaçikar kilisesinin yıkıntılarına götüren, Kito (Gito)
Yaylası’ndaki “Koçira” misafir evinin sahibi, fotoğrafçı Serhan Pirpir’e
teşekkürlerimizi bildiririz.
Diyalektolojik ve
demografik araştırmalar yapmak niyetiyle 2011 yazında Rize İli, Çamlıhemşin
İlçesi ile Çayeli (Mapavri) İlçesi, Senoz bölgesinde bulunan Hemşinli yerleşim
yerlerini ziyaret ettik. Ermenistan Cumhuriyeti Bilimler Milli Akademisi
Arkeoloji ve Etnografya Enstitüsü araştırma görevlisi, Ermenistan’daki “Hamşen”
Hemşerilik-Hayırseverlik Derneği başkan yardımcısı, “Dzayn Hamşenakan” dergisi
baş editörü Sergey Vardanyan da ekibe dâhildi. Senoz, XVI. yüzyıl Osmanlı
Tahrir Defterleri’nde Eksanos olarak, Hemşin İlçesi’nin nahiyelerinden[1] biri olarak,
Ermeni kaynaklarında ise Senozor[2] veya
Senedzor-“Senez Dere[3]” adıyla geçmektedir.
Kaptanpaşa (Mesahor)
ve Babik köylerini geçtikten sonra birkaç günlüğüne Cutinç (Çutnik) Köyü’nde,
Kemal Nabi Ünal’ın evinde ağırlandık. Ertesi günü, Ünal’ın önderliğinde,
Hohunç/Khokhunç Köyü’nü, Çemerots (Dzımerots/kışlak) yerleşimini, Makribudam
Köyü’nü, Çermeç (Cırmec/suiçi), Şemşoğut, Baltaş yaylalarını geride bırakarak,
Kaçkar’ın üçüncü yüksek tepesi olan Tahfur (Tagvor[4] (3400 m.) en
yüksek yamacında bulunan ve aynı isimle anılan yaylaya ulaştık.
Kaçkar
Kaçkar’ın Üçdoruk
(3711 m., Verçenik/Varşambak) tepesi karşımızda gözüktü. Aşağıda, vadide ise
Başköy, Ortaköy ve Aşağıköy köyleriyle eski Hemşin (Hamşen) veya Baş Hemşin
gözükmekteydi. Tahfur yaylası, Başköy’ün hemen üstünde bulunmaktadır. Kaçkar’ın
diğer tepesi ise Kavron’dur ve yüksekliği 3937 m.dir.
Yukarıda saydığımız
tüm yerleşim birimleri Hemşinlilerle meskûndur. Cutinç Köyü’nde, Kemal Nabi ve
köy muhtarı Temel’den (soyadı eskiden Khaçikoğlu olmuştur) bölgede ve köy
sakinleri tarafından konuşulan Türkçede günümüzde hâlâ kullanılan ve Hemşin
lehçesinden geriye kalmış olan çok sayıda gündelik konuşma ve arıcılıkla ilgili
kelimeler ile mikro yer isimleri kaydettik. Çamlıhemşin (eski adı Aşağı Vije –
Nerkin Vije) İlçesine bağlı Gito (Kit [Erm. burun]+o) ve Cırovit (Cur [su]+
hovit [vadi]) yaylalarında da birkaç gün boyunca diyalektik kayıtlar yapma
olanağı bulduk.
Bu ziyaretimiz
esnasında, günümüzde Türkiye’nin Rize İli, Çamlıhemşin İlçesi’ne dâhil olan,
Ermenilerin Hemşin bölgesinin tarihi Yeğnovit/Elevit (günümüzde Yaylaköy)
yerleşim yerinde de demografik, toponimik ve topografik yeni ve önemli veriler
kaydettik. Buradan, Çamlıhemşin’in merkezinden Şenyuva’ya (eski adı Şınçiva,
Çinçiva), daha sonra da Cancik (Çançik) ve Çat (eski adı Tap) köylerine doğru
uzanan yoldan Zil Kale’ye (Zir veya Nerkin Amrots/İç Kale) vardık. Yeğnovit,
Çamlıhemşin’in merkezinden 34,5 km. Çat Köyü’nden ise 7-8 km. uzaklıkta
bulunmakta olup, deniz seviyesinden 1800 m. yüksekliktedir[5].
Yeğnovit-Elevit
köyünden bir manzara. Karşıdaki ise Cagat/Cagut dağı.
Khaçivanak (bu yer
ismi Khaç/haç+i (birinci tamlama)+vank/manastır, Ermenice kaynaklarda Khaçivank
olarak geçmektedir) ve Tirovit veya Tırovit (tahminimize göre bu yer ismi Ter
(sahip, peder, Tanrı)+hovit (vadi) kelimelerinden, ter>tir>tır ses
değişimiyle meydana gelmiştir) yaylalarının kesiştiği yerde bulunan
Yeğnovit/Elevit köyü, yerinde tespit ettiğimize göre Cagut/Cagat (Çakat),
Tavteni ve Ser (Sar- Erm. dağ) anılan yüksek dağlarla çevrelenmiştir. Tavteni
Dağı, tamamen gür ormanlarla kaplıdır. Kanımızca, bu yer isminde tav (sık orman
anlamında)+ut (bir şeyin bolca bulunduğunu gösteren ek)+eni (nev’i gösteren ek)
oluşumlarından meydana gelmiş olduğunu düşünmekteyiz. Yeğnovit’in Tavteni
Mahallesi tam da bu dağın altında bulunmaktadır.
Bölge sakinlerinden,
Yeğnovit, Cagat ve Tavteni dağları arsından geçen yolun, Tırovit (Ter hovit),
Palovit (bal/vişne hovit), Karunç, Amlakit ve Samistal (Zargestal olarak da
anılmaktadır, Kito (Gito) yaylasında bu yer isminin Cargistal, Cargistan ve
Cargıstan söyleyiş şekillerini de kaydettik) yaylalarına çıktığını öğrendik. Bu
yüksek yaylalardan akan ve yöre halkı tarafından Elevit Nehri olarak anılan
Yeğnovit Nehri, Haçivanak’tan (Khaçivank) geçen ve aynı isimle anılan nehre
karışarak Çat (Tap) Köyü’nün altından geçen Hemşin Nehri’ne boşalmakta, bu nehir
ise Çat’tan aşağıda, Zilkale yakınlarında Fırtına (Fortuna) Nehri’ne
karışmaktadır. Fırtına Nehri ise Çamlıhemşin’den geçerek Karadeniz’e
ulaşmaktadır.
Eskiden Ermenilerle
meskûn olan Yeğnovit, günümüzde yazlık sayfiye merkezine dönüşmüş durumdadır.
Hemşinliler, Mayıs ayından Ekime kadar yaz tatillerini burada geçirmektedir.
Ağustosta, günümüzde onlar için artık sadece şarkılar ve danslar eşliğinde
sürdürülen folklorik bir eğlenceye dönüşmüş olan Vardavar’ı (Vartivor)
kutlamaktadırlar. Kışın ise, bol kar yağışı yüzünden burada hemen kimse
kalmamaktadır. Bölgede, muhtarlığa sahip tek köy Elevit olup, günümüzde Türk
resmi kayıtlarında Yaylaköy olarak belirtilmektedir. Bu yerleşim yerinin ismi
resmi olarak değiştirilmiş olmakla birlikte, eski, yerel-lehçesel Elevit şekli
hâlâ kullanılmaktadır.
Ermeni kaynaklarındaki
bilgilere göre Yeğnovit, XV.-XVI. yüzyıllara kadar ruhanî kültür ve Ermeni
yazım merkezlerinden biri olarak ünlüydü. Yazıcı Karapet’in 1499-1528
yıllarında bu mekânda istinsah ettiği Bıjışkaran (tıp kitabı),
Tonatsuts-Avetaranatsuyts (yortu kitabı), farklı konuların derlendiği bir
kitap, Nerses Şnorhali’nin “Hisus Vorti” (çocuk İsa), iki Maştots (dini kitap),
üç şaraknots (ruhani şarkılar kitabı), ayrıca yazıcı Hovhannes Malaz’ın/Mağaz
1517 yılında istinsah ettiği Bıjışkaran ve 1523 yılında kopyaladığı İncil
günümüze ulaşmıştır. Bu elyazmalarının içinde üretim yılı, yeri ve yazıcıların
isimleri kesin olarak belirtilmiştir. Hemşin’de yazılan bu elyazmaları,
Mıhitaryan Birliği üyesi H. Taşyan[6] ve
akademisyen L. Khaçikyan[7] tarafından
incelenmiştir. Yeğnovit Köyü yakınlarında bulunan Khaçikar veya Khaçik hor
manastırı yazıcısı Karapet’in 1504 yılında istinsah ettiği elyazmasından H.
Taşyan’ın yaptığı alıntının bir bölümünde şöyle okumaktayız “Bu kitap Hemşin
ülkesinde, Yeğnovit Köyü’nde, Surb (Aziz) Khaçik hor manastırında[8] yazılmıştır”. L.
Khaçikyan’a göre, Khaçikar veya Khaçik hor manastırı “Hamşen’deki
manastırlardan en tanınmışı, fakat tek olmamış, XV. yüzyıl ortalarında
Hamşen’de, Koştents ve Khujka adında 2 manastır daha var olmuştur…”. Diğer
manastırlarda da Ermeni yazıcılar çok sayıda kitap istinsah etmişlerdir[9]. L. Khaçikyan’ın
belirttiğine göre “Hamşen’de daha onlarca ve yüzlerce farklı elyazmaları ve
kültürel değerlerin üretilmiş olmasından şüphe duymamak gerekir, fakat bunlar
son yüzyıllar içinde barbar egemenler tarafından yok edilmiş veya bilim dünyası
tarafından bilinmemektedir[10]”.
Yeğnovit-Elevit’ te
H. Taşyan’a göre,
Yeğnovit manastırının Khaçik hor ismi Kackar Dağı’nın isminden gelmekte,
Kackar>Khaçkar>Khaçik hor şeklinde değişime uğramıştır[11]. Kackar ismi ise büyük
bir ihtimalle kack (zebanî, cin, peri)[12] ve kar (taş)
kelimelerinden oluşmuştur (bu yer isminin bu şekilde yorumlanması S. Vardanyan
tarafından belirtmiştir). Fikrimizce, bu yer ismi L. Khaçikyan’ın önerdiği
Kafkasya’daki Kaşgiri’yle ilgisi bulunmamaktadır[13]. Ermeni kaynaklarında
Hamşen, geçit vermez ve puslu, gür ormanları sayesinde “ışıksız ülke”, Kaçkar
ise “Kackar cini[14]” olarak da
anılmıştır. Ermenicede, “kack” kökünden türeyen kackot, kackotil, kackakami,
kackadzayn, kackadzor, kackatun, kackakar[15] kelimeleri
vardır.
Yerel halk tarafından
da günümüzde bu dağ silsilesinin Kaçkar ismi korunmaktadır. Bunun haricinde,
Hemşin folklorunda cinler ve perilerle ilgili çok sayıda hikâye bulunmasını
tesadüf olarak kabul etmemek lazım.
Yeğnovit manastırı,
farklı bir tarihi olayla da ünlüdür. Hemşin’de yazılmış olan elyazmalarından
görüldüğü üzere, Kackar Dağı eteklerinde yapılan çatışmalar esnasında V.
yüzyılda şehit düşen Vardanants savaşçıları ve komutanları Hımayak Mamikonyan
(Vardan Mamikonyan’ın kardeşi)[16], Yeğnovit’in Khaçekar
veya Khaçik hor adıyla anılan manastırında defnedilmişlerdir. Peder Karapet,
1504 yılında istinsah ettiği elyazmasında “Ülkemizin korunması için Aziz
Vardanants şehitlerinin kemikleri, Hemşin ülkesinin Yeğnovit Köyü’nde bulunan,
Aziz Astvadsadsin ve Aziz Sion’un himayesi altındaki Khaçik hor manastırında
toplanmıştır[17]”,- demektedir. Ğ. Alişan da “Demirdağ Dağı altında
bulunan Baş-Hamşen’in başlıca yerleşim yeri Hamşen’de bulunan Khaçekar Dağı’nda
eski bir manastır vardır ve bu manastırda Vardanants şehitlerinin kemikleri
saklanmaktadır[18]”,- demektedir. Bu veriler ışığında, Yeğnovit’te
bulunan bu manastırın, en azından XVIII. yüzyılda Hemşin Ermeni halkının zorla
İslamlaştırılmasına kadar önemli bir ziyaret yeri olduğu belli olmaktadır.
Aşağıda görebileceğimiz gibi, halkın zoraki İslamlaştırılmasından sonra dahi,
XX. yüzyıla kadar bu konumunu korumuştur. Rahip Minas Bıjışkyan’ın belirttiğine
göre “Khaçikkar manastırı Ermeniler ve yabancılar arasında sayılan bir ziyaret
yeri olmuştur. Bu manastırın yanında büyük bir çan bulunmuştur ve orada büyük
bir mezarlık vardır… Ermeniler ve Türkler günümüze kadar bu mezarlığa ziyarete
gitmektedir[19]”. Bıjışkyan, “günümüze kadar” diyerek XIX. yüzyıl
başını kastetmektedir.
Yıkılmış olan
Khaçekar (Khaçik hor) vank’ının (manastırının ) bulunmuş olduğu
yer
Yazısında belirtmiş
olduğu Türkler ise İslamlaştırılmış/Türkleştirilmiş Hemşinlilerdir. Daha erken
dönemde yazılmış olan Ğ. İnciciyan’ın verileri de bunu kanıtlamaktadır,
XVII.-XVIII. yüzyıllarda Hemşin’in “bölgedeki tüm köylerinin baskılarla vergi
toplanması neticesinde Türkleşmiş olmasına rağmen, hâlâ Hıristiyan olarak
kalmış olanlar vardır ve köylerde eski kiliseler ayaktadır, din adamları yoktur,
sadece yılda birkaç kere Yeğovit Köyü’ndeki papaz buraya uğramaktadır. Türkler
de günümüze kadar Ermenice konuşmaktadır,… perhiz tutmakta ve Hıristiyanlığa
ait diğer dini kuralları yerine getirip kiliseye gitmektedirler…[20]”
Manastırın
yıkıntıları, Elevit Köyü’nden öteye, Cagut/Cagat (Çakat) Dağı istikametinde
bulunan yüksek bir tepe üzerinde bulunmaktadır. Yerleşim yerinden 45 dakika
yürüyerek tepeyi tırmandık ve acı manzarayı gördük. Manastırın sadece temeli
kalmıştı. Sağa sola dağılmış kesilmiş taşlar ve otların örtmüş olduğu çeşme
yalağı veya Hemşinlilerin diliyle avzon (Erm. avazan/havuz). Yer-yer kazılmış
çukurlar da bulunuyordu. Yerel halkın anlattığına göre değişik yerlerden
gelenler altın aramak maksadıyla manastır ve çevresine zarar vermişler.
Temellerinden kalanın ölçütlerinden, Khaçik hor manastırının hayli büyük bir
yapı olduğu anlaşılmaktadır.
Manastırın kurulması
için seçilen yüksekçe yer de etkileyici olup, bu yapı hemen tüm Aşağı
Vije (Çamlıhemşin) Vadisi’ne hâkim konumda olmuştur. O. Öztürk’ün
derlediği “Ansiklopedik Karadeniz Sözlüğü”ne istinaden “Yeğnovit manastırı,
yerel halk tarafından Suhup Minas Kilisesi (Surb/Aziz Minas kilisesi[21]) olarak da
adlandırılmaktaydı.
Manastırın bu isminin
nereden kaynaklandığına dair şimdilik bir şey söylemek mümkün değil. Bu konu,
incelemeye gerek duymaktadır. Aynı ansiklopedide belirtildiğine göre Yeğnovit,
zamanında demircileriyle de meşhur olup, Hamşen’deki Demirdağ olarak anılan
dağın demir madenlerinden getirilen hammadde burada işlenmiştir[22].
Demografik veriler
Ermeni kaynaklarının
verilerine göre, Osmanlı İmparatorluğu’nun İslamlaştırma politikasına en uzun
süre karşı koyanlar Yeğnovitliler olmuştur. Ğ. İnciciyan’nın belirttiğine göre
“Yevoğüt veya Yeğiovit. Hamşin bölgesinde bulunan köy. Bu köyün sakinleri tüm
Ermeni milletinin içinde göze batmaktaydı, fakat günümüzde yarı-yarıya
Türkleşmişlerdir…[23]” Ğ. İnciciyan’ın bu
bilgilerinden yararlanan H. Taşyan da, köy halkının yarısının 1806 yılında
Müslümanlığa geçmiş olduğunu yazmaktadır[24]. P. Tumayants,
Hemşinlilerin Hıristiyanlıkla ilgili tüm emareleri kaybetmiş olup, bu devasa
bölgede sadece ünlü Yeğnovit (Elehovit) Köyü’nde yirmi ailenin Hıristiyan
inancına bağlı kalmış olduklarını kaydetmektedir[25]. P. Tumayants’ın bu
tespitleri XIX. yüzyılın ikinci yarısıyla ilgilidir.
Yeğnovit yerleşim
yeriyle ilgili bazı bölük-pörçük bilgilere Osmanlı ve Türk kaynaklarında da
rastlamak mümkündür.
1831 yılında, Osmanlı
İmparatorluğu’ndaki erkekleri tespit etmek amacıyla nüfus sayımı yapılır.
Müslümanlar ve Hıristiyanlar farklı defterlere kaydedilir[26]. Osmanlı
arşivlerinde, Hemşin Kazası’yla ilgili sayım defterleri bulunmaktadır. Bu
defterlerde, aşağıda belirtilen maddeler ve veriler bulunmaktadır. 1252 (1836)
yılı, Hemşin Kazası reaya nüfusu sayım defteri; 1254 (1838) yılı, Hemşin Kazası
Müslümanları defteri; 1258 (1842) yılı, Rize Kazası İslam ve reaya nüfusu,
Hemşin Kazası reaya nüfusu defteri; 1265 (1848) yılı, Hemşin Kazası gayrimüslim
vatandaşlar defteri[27].
1848 defterlerine
istinaden Elevit’te 10 hane, 39 erkek nüfus kaydedilmiş, bunlardan 9’u ticaret
maksadıyla Ünye, Trabzon, Kırım, Erzurum ve Kutayis’e yerleşmişlerdir. Trabzon
Vilayeti’nin 1876 yılı Osmanlı salnamelerinde Yeğnovit, “Elevid Kariyesi”
(Elevit Köyü) olarak geçmekte, yani daha o zamanlar köy statüsünde
bulunmaktaydı.
1876’da burada 17
hane, 21 Müslüman kaydedilmiştir[28]. 1877 yılı defterinde
Elevit’te 11 hane, 31 Müslüman kaydedilmiştir[29]. Bir yıl arayla
kaydedilmiş olan yıllıkların verileri çelişkili ve şüpheli gözükmektedir. Her
halükârda, 21 kişiyi 17 haneye böldüğümüzde, her eve 1,5 erkek nüfus düşmekte,
31 kişi 11 haneye böldüğümüzde ise, her eve 2,5 kişi erkek nüfus düşmektedir.
Yeğnovit nüfusunun eskiden Hıristiyan Ermeni olduklarını hesaba kattığımızda,
Ermeni ve yabancı kaynakların belirttiğine göre, ananevi Ermeni ailesinin
ortalama sayısını (ailenin tüm fertleri) en azından ona katlanmış olarak
saymamız gerekmektedir[30]. Bu durumda ise,
sadece 17 hanenin karşılığı olarak 170 kişiye ulaşmaktayız. Hemşinliler, İslama
geçtikten sonra da çok çocuklu aile geleneğini korumuşlardır[31]. Kanımızca, Yeğnovit
yerleşim yerinin, milli karakterini uzun süre koruyabilmesinin sebeplerinden
biri, yerleşim yerinin nüfus yoğunluğu olmuştur.
Aynı defterlerde,
küçük bir adacık gibi Elevit’te yaşayan Hıristiyan Ermeni nüfusla ilgili bir
bilgi bulunmaması da enteresandır. 1806 yılında sadece köyün yarısının
Müslümanlığa geçtiğini ve P. Tumayants’a istinaden, XIX. yüzyılın ikinci
yarısında 20 ailenin hâlâ Hıristiyan olduğunu hesaba katarsak, o zamanlar 20
ailenin, yani köyün yarısının mühtedi Hemşinli olması gerekmekteydi. Hâlbuki
Osmanlı salnamesinde, Elevit’te sadece Müslüman haneleri kaydedilmişti, üstelik
şüpheli verilerle.
Dahası, Türkiye’de
yayınlanmış olan “Ansiklopedik Karadeniz Sözlüğü”nde “Elevit” maddesi altında,
XX. yüzyıl başında Elevit’te az sayıda Ermeni’nin bulunmuş olduğu
belirtilmektedir. Sözlüğün yazarı tarafından enteresan bir hikâye de
anlatılmaktadır. “Yaşlı annesiyle beraber kalan Pedros adındaki otuzuna gelmiş
bir Hay (burada yaşayanlar kendilerine Ermeni denmesinden hoşlanmazlarmış,
onlara Hay denmiş)” komşu Koluna Köyü’nden İslamlaşmış bir Hemşinli kızla
evlenir. Evlendikten bir süre sonra Petros din değiştirip Müslüman olmaya karar
verir. Oğlunun din değiştirmesi, annesi üzerinde ağır etki yapar. Günün birinde
köylüler onu değirmenin yanında ağlarken görür ve Talin teyzeye ağlamasının
sebebini sorarlar. O ise şöyle cevaplar, “Niyel ağlamayayım ka (kız)? İsa’dan
yüz çevirdi, şimdi de Muhammed’i küstürürse öbür dünyasından olacak[32]”. Bu kadının, sözünün
ikinci kısmını, İslami çevrenin baskılarından korkarak, mecburen söylemiş
olduğunu sanıyoruz.
Yeğnovit yerleşim
yeri, günümüzde üç mahalleye ayrılmış olup “Ansiklopedik Karadeniz Sözlüğü”ne
istinaden günümüzde 200 hanesi bulunmaktadır[33]. Genelde Küşuve
(Kuşiva), Mollaveyis (Molevits), Zil Kale, Çat (Tap), Şenköy köyleri
halkı ve eski Elevitliler yaz tatillerini burada geçirmektedir. Eski ananevi
taş temel üzerine ahşap yapıların yanında zamanla modern evler de inşa
edilmiştir. Burada yaşayan halkla birlikte yazın ülkenin farklı yerlerinden
gelen Hemşinlilerin sayısı 500’e ulaşmaktadır.
Özellikle, Ağustos
başındaki Vardavar (Vartivor) günlerinde köyün nüfusu bazen 1000-1500’e
ulaşabilmekte, Elevit, Çamlıhemşin’in en yoğun nüfuslu köy-yaylası olmaktadır.
Lakin kışın, aşırı kar yağışı sebebiyle bu yerleşim hemen-hemen boşalmaktadır.
Bol kar yağışı ve kar erimeleri, geçmişte de Yeğnovitlilere büyük zorluklar
çıkarmıştır. H. Taşyan, peder Karapet’in notlarından değerli bir veri
yayınlamıştır. Yazarın anlattığına göre kışın Hemşin dağlarına bol kar
yağdığından dolayı, Yeğnovit, 1500 yılında çığ nedeniyle önemli ölçüde zarar
görmüştür. “Yeğnovit Köyü’ne, Surb Khaçik babamıza Tanrı’nın gazabı indi,
Cıvkaydzor Vadisi’nden çığ indi ve Surb Sion kilisesini, Rıztakların harmanını,
ambar ve ahırını, buğdayını darmadağın ederek büyük zarar verdi”. Aynı yazıdan,
Patrik Tavakali ve Rum Stepanos’un ailelerinin büyük ölçüde zarar görmüş
olduğunu anlamaktayız[34]. Rize Hemşinlilerin
kullandıkları Türkçede, günümüzde de Ermenicemarag ve sarbin/sarben (ambar)
kelimelerinin geçmesi enteresandır.
Yazar ve “Kartal”
konağının sahipleri
Yeğnovit sakinleri,
yerleşim yeri yakınında bulunan ve her şeyin darmadağın edilip, artık hiçbir
şeyin kalmadığı Ermeni mezarlığını gösterdiler. Burada da, altın bulmak
niyetiyle tüm mezarlıkların tahrip edildiğini anlattılar. Konuştuğumuz kişiler,
kendilerinin Türk boylarından gelen Hemşinliler olduklarını belirtmekle
birlikte, eskiden burada Ermenilerin de yaşamış olduğunu inkâr etmemekteydi.
“Kartal” adındaki küçük misafirhanenin sahibi Halide Yıldırım ise, annesinin,
dayılarının Ermeni olduklarını hatırladığını ve o zamanlar, yani üç nesil
öncesinde, orada 50-60 hane Ermeni ve 5-6 hane Türkün yaşamış olduğunu anlattı.
Annesinden duyduğuna göre Ermeniler dini ayinlerine sadık kalmakta ve Türklerin
kendilerine dayattığı kuralları kabul etmeyip karşı koymaktaydı. Bu sebepten
dolayı, günün birinde Türk askerler gelip onları nehrin öte tarafına, dağlara
doğru sürer ve büyük bir kısmını katlederler. Bayanın anlattıklarının hangi
tarihlere denk geldiğini tespit edemedik. Lakin bu olayların XIX. yüzyıl sonu
veya XX. yüzyıl başlarında, yani üç nesil önce meydana gelmiş olması, ihtimal
dâhilindedir. Büyük bir ihtimalle bu insanlar “Ansiklopedik Karadeniz
Sözlüğü”nde de söz edilen, XX. yüzyıl başlarındaki Ermenilerden kalan son
kırıntılardı[35].
Yeğnovit-Elevit yer
isminin etimolojisi
Yeğnovit ismi Ermeni
kaynaklarında Yeğınhovit, Yeğnahovit, Yeğiovit, Yeğovit, Yevoğyut,
Elehovit şekillerinde karşımıza çıkmaktadır. Yeğnovit yer ismi ise öz
Ermenice bir isimdir. Kitabında, genel olarak Hemşin mikro yer isimlerinin
Ermeni kökenini inkâr etme konusunda yersiz çaba sarf etmekle uğraşan Türk
yazar S. Arıcı, Yeğnovit’e de değinmiştir. S. Arıcı’nın listesinde
bu köy ismi Elovid olarak kaydedilmiştir. Yer isminin ikinci
kısmını teşkil eden “ovid”in Ermenice olduğu, Türk yazar tarafından bu durumda
kabul edilmektedir. Daha sonra da, Ermenice sözlüğe dayanarak “ovid”
kelimesinin anlamını açıklamaya çalışmaktadır. “Tabii ki, Ermenice sözlükte
yayla kelimesi lernataş olarak belirtilmektedir[36]”. Türk yazar, bu
anlaşılmaz açıklamayı hangi Ermenice sözlükten elde etmiş olduğunu
belirtmemekte, fakat hemen akabinde, ovidi yayla anlamıyla
kullananın sadece Türkler olduğunu eklemekte, yer isminin el köküne
ise hiç değinmemektedir.
Ermenice anlamdaş
kelimeler sözlüğünde hovid’in karşılığı olarak lernagog,
getahovit vehartavayr kelimelerinin kullanılmış olduğunu
belirtmek isteriz. Hemşin mikro yer isimlerinden de görüleceği üzere, Yeğnovit,
Balovit, Cırovit, Tirovit, Dzeğovit, Medzovit, Khaçovit vs., bunların
tümü öz Ermenice olup Hemşinlilerin yaylalarının ismi olarak bilinmektedir.
Bizim etimolojimize göre Yeğnovit ismi yeğ+n-(ceylan)+hovit öğelerinden
meydana gelmiş olup “yeğnikneri hovit” (ceylanlar vadisi) anlamına
gelmektedir. Eğn kelimesi öz Ermenice olup, dilbilimci H.
Acaryan’a göre İndogerman proto dilinin elno şeklinden meydana
gelmiş olup yeğnot (ceylan ayağı), yeğnort (ceylan yavrusu)
kelimeleri türemiş olup, sadece yeni edebi Ermenice’de yeğnik şeklinde
kullanılmıştır. Yer isminde meydana gelen eln>yeğn ses
değişimi Ermenice’ye has bir durumdur. H. Acaryan’ın belirttiğine göre
aynı elno kökenden “Rusça елень, олень (geyik), еленица
(ceylan), … Almanca Elen, …, Fransızca elan (Ren geyiği)” kelimeleri türemiştir[37].
Ermeni ünlü
akademisyen G. Cahukyan, Yeğn’in n ekini çok eski olarak kabul
edip, Ermenicede bu ekle sadece tamlamaların meydana gelmiş olduğunu ve yeğn,
yezn, yerkn, voğn, andzn vs. örneklerinde görüldüğü gibi, çekim
kökünün şekilsel göstergesi olarak kullanıldığını belirtmektedir[38]. Ermeni kaynaklarında
bu yer ismi, eski Ermenicedeki Yeğnahovit, Yeğnovit, Yeğiovit (bazen,
Ermeniceye has bir durum olan, ikinci kelimenin başındaki h’nin
düşmesi haliyle) şekliyle belirtilmektedir. Hemşinliler fikrimizce,
lehçelerinde bu yer isminin en eski, arkaik şekli olan Elevit şeklini
korumuşlardır. Yer isminin ikinci kısmını teşkil eden hovit, öz
Ermenice kökten oluşmuştur ve vadi anlamına gelmektedir. Bu kelime, diğer ovit şekliyle
birlikte Ermenice yer isimlerinde ziyadesiyle karşımıza çıkmaktadır.
Örneğin Balahovit, Kogovit, Ağiovit[39] vs.
gibi. Dilin hızlı kullanılması ve ünlülerin uyumu sonucunda Elevit yer isminin
ilk unsuru olan el’in baskısıyla hovit, Elevit’e dönüşmüş olan yer
ismi, bu şekilde de Osmanlı salnamelerine geçmiştir. Araştırmalarımızın
sonucuna göre, Osmanlı defterlerinde kayıtlı yer isimleri genelde yerel lehçeye
uygun telaffuz şekillerinin Osmanlıca yazılışıyla yer bulmuştur.
Yeğnovit sakinleri de
kendi yerleşim birimlerinin yer isimleri etimolojisiyle ilgilenmekteydi.
Açıklamalarımızı duyarak, sadece kabul etmekle kalmayıp, günümüze kadar köyün
karşısındaki Ser (Sar, Erm. dağ) olarak anılan dağın eteğinde her sabah, şafak
vakti ceylanlar ve dağ keçilerinin gelip yakındaki nehirden su içtiklerini
eklediler. Belirtmek gerekir ki, Ğ. İnciciyan’ın anlatılarına göre, Elevit’in
yakınlarında bulunan Balovit “Sık ormana sahip bir vadidir ve
ceylanlar, vahşi hayvanlarla doludur. İçlerinde, asma boyunda keçiler vardır.
Bu keçilerin kılları yılda üç kere değişmekte, kışın siyah, baharda kırmızı ve
sonbaharda tekrar siyah renk almaktadır…[40]”.
Yeğnovit’in bugünkü
sakinleri çevre dağların, komşu yaylaların, harmanların ve tepelerin eski
isimlerini anımsamaktaydı. Halide Yıldırım’ın ağzından çevre mahallerin birkaç
Ermenice mikro yer isimlerini kaydedebildik. Zovku Gölü – Garmik (karmir/kırmızı)
yaylasından yukarı bulunmakta olup, Ermenice dsovk (göller) ve
Türkçe göl kelimelerinden oluşmaktadır. Khaçiler – Khaç(haçın)+i
(tamlayan eki) +ler (dağı) kelimelerinden; Hapivanak yaylası
– Apivank (kıyı manastırı) yer isminin başına h harfinin
eklenmesiyle meydana geldiğini düşünmekteyiz, Horduk-Khorduk,Hoğut –
hoğ (toprak)+ut (durum göteren takı) öğelerinden meydana gelmiştir. Matur yaylası
– bu yer ismindeki Ermenice matur kelimesi şapel (küçük kilise) anlamına
gelmektedir. Navkar yaylası – öz Ermenice nav (gemi)+kar (taş)
kelimelerinden meydana gelmiştir. Kargeloğ – öz Ermenice kar(taş)+glukh (başı)
Ermenice kelimelerinden oluşmaktadır. Khortak Dere (get) – öz
Ermenice Khor(derin)+tak (alt, altı) Ermenice
kelimelerinden oluşmuştur. Kotsgudun duzu – Ermenice Koçğ (kütük)+ut (bir şeyin
çok olduğunu gösteren ek)+un (hal gösteren ek) ve Türkçe duzu (düzü)
kelimelerinden meydana gelmiştir.
Böylelikle, takdim
edilen dili-tarihî veriler, Hemşin Yeğnovit-Elevit yerleşim biriminin çok eski
zamanlardan beri Ermeni ruhani ve yazım merkezlerinden biri ve tanınmış bir
ziyaret yeri olarak, Türk-İslam ortamında, milli çehresini XIX. yüzyıla kadar
korumuş olduğunu kesin bir şekilde tespit etmektedir. Çok sayıda Hemşin
(Hamşen) yerleşimi, Ermeni halkının tarihindeki beyaz sayfaları tamamlayabilmek
için araştırılma gereği duymakta, biz ise bu konudaki araştırmalarımızı
sürdürmeyi düşünmekteyiz.
[1] A. Taşpınar, Rize Tarihi, Rize,
2004, s. 137.
[2] S. Haykuni, “Nışkharner, Korads u Moratsvads
Hayer” (Kutsal Emanet: Kaybolan ve Unutulan Ermeniler), Ararat, Vağarşapat,
1895, sayı 7, s. 296.
[3] H. Taşyan, Tayk, Dratsik yev Khotorcur,
Patmakan-Teğagrakan Usumnasirutyun (Tayk Bölgesi, Komşuları ve
Khotorcur Bölgesi, Tarih-Topografya Araştırması), II. cilt, Mıkhitaryan
matbaası, Viyana, 1980, s. 4.
[4] Tagavor/Tagvor adlı yer isimleri Ermenistan’ın
Büyük Hayk eyaletinde çok yaygın olmuştur. Batı Ermenistan’ın Erzurum
Vilayeti’nde, Khotorcur bölgesinin, Yukarı Mokhrakut Köyü’nde Tagvor olarak
anılan vadi ve yazlık bölge bilinmektedir. (bk. Hayastani yev Harakits
Şırcanneri Teğanunneri Bararan (Ermenistan ve Çevre Bölgelerin Yer
İsimleri Sözlüğü), II. cilt, Yerevan Devlet Üniversitesi Yayınları,
Yerevan, 1988, s. 384.)
[5] Bu konuyla ilgili bk. Can Uğur Biryol, Kaçkarlar’da
Bulut Olsam, Ankara, 2011, s. 42.
[6] H. Taşyan, a.y., s. 64-73. Ayrıca bk. L.
Khaçikyan, Ecer Hamşinahay Patmutyunits (Hemşin Ermenileri
Tarihinden Sayfalar), “Banber Yerevani hamalsarani” (Yerevan Üniversitesi
Dergisi), 1969, sayı 2, s. 133.
[7] L. Khaçikyan, a.y., s. 133.
[8] H. Taşyan, a.y., s. 64-73.
[9] 1422 yılında Koştents manastırında istinsah
edilen elyazması, Kudüs Ermeni Patrikliği’nin kütüphanesinde bulunmaktadır (No
1617). 1460 yılında Khujka manastırında istinsah edilen elyazması hatırat,
Maştots Matenadaran’ında bulunmaktadır (No 7263), bu konuda ayrıntılı bilgi için
bk. L. Khaçikyan, a.y., s. 126-128.
[10] L. Khaçikyan, a.y.
[11] H. Taşyan, a.y., s. 68.
[12] “Kac” Ermenicede aynı zamanda asil,
ahlaklı, cesur, yiğit, kahraman, cüsseli, daha büyük, çok büyük anlamına
gelmektedir (bk. H. Acaryan, Hayeren Armatakan Bararan
(Ermenice Temel Sözlük), IV. cilt, Yerevan Devlet Üniversitesi yayınları,
Yerevan, 1979, s. 554).
[13] L. Khaçikyan, a.y., s. 132.
[14] H. Taşyan, a.y., s. 101.
[15] H. Acaryan, a.y., s. 555.
[16] Yeğişe, Vardani yev Hayots Paterazmi
Masin (Vartan ve Ermenilerin Savaşıyla İlgili), tercümesi ve
açıklamaları Y. Ter-Minasyan, Yerevan Devlet Üniversitesi Yayınları, Yerevan,
1989. Bk. M. Çamçıyants, Hayots Patmutyun (Ermenilerin
Tarihi), II. cilt, Yerevan, 1984, s. 79.
[17] H. Taşyan, a.y., s. 67-68.
[18] Ğ. Alişan, Teğagir Hayots Medsats (Büyük
Hayk’ın Topografyası), S. Ğazar, 1855, s. 39.
[19] Rahip Minas Bıjışkyan, Patmutyun
Pontosi, vor e Syav Dsov (Karadeniz Pontos’u Tarihi), Venedik, 1819,
s. 97.
[20] Ğ. İnciciyan, Aşkharhagrutyun
Çorits Masants Aşkharhi (Dünyanın Dört Yönünün Coğrafyası), I.
cilt, Venedik, 1806, s. 396.
[21] O. Öztürk, Ansiklopedik
Karadeniz Sözlük, İstanbul, 2005, I. cilt, s. 351.
[22] O. Öztürk, a.y., s. 351.
[23] Ğ. İnciciyan, a.y., s. 397.
[24] H. Taşyan, Hay Bnakçutyunı Sev
Dsoven Minçev Karin (Karadeniz’den Erzurum’a Kadar Olan Ermeni
Nüfusu), Viyana, 1921, s. 31. Bu konuda ayrıca bk. L. Khaçikyan, Ecer
Hamşenahay…, s. 138
[25] P. Tumayants, Pontosi Hayerı,
Aşkharhagrakan yev Kağakakan Viçak Trapizoni (Pontus Ermenileri,
Trabzon’un Coğrafi ve Siyasi Durumu), “Luma”, Tiflis, sayı 2 (Temmuz), 1899, s.
156.
[26] İ. G. Güvenlioğlu, M. U. Hiçyılmaz, M.
Gürdal, Rize, Hemşin İlçesi, Tarihi Mezar Kitabeleri, İstanbul,
Kaknus yayınları, s. 52.
[27] A.y.
[28] Trabzon Vilayeti Salnamesi, hazırlayan:
Kudret Emiroğlu, Ankara, 1993, VIII. cilt, s. 375-377.
[29] Trabzon Vilayeti Salnamesi,
hazırlayan: Kudret Emiroğlu, Ankara, 1993, IX. cilt, s. 317.
[30] Bu konuda daha ayrıntılı bk. L. Sahakyan, Bardzr
Hayki Baberd, Sıper, Dercan Gavarneri Teğanunnern u Joğovrdagrutyunı XVI. Dari
Osmanyan Aşkharhagir Matyannerum (XVI. Yüzyıl Osmanlı Tahrir
Defterlerinde, Bardzr Hayk Eyaleti’ndeki Baberd, Sıper, Dercan sancahlarının
Yer İsimleri ve Demografisi), Lusakın yayıncılık, Yerevan, 2007, s.
61-63.
[31] A.y., s. 215-216.
[32] O. Öztürk, a.y., s. 351-352.
[33] O. Öztürk, a.y., s. 315.
[34] H. Taşyan, Tayk, Dratsik ve Khotorcur…, s.
65.
[35] O. Öztürk, a.y., I. cilt, s. 315.
[36] S. Arıcı, Dambur Tarihi, Hemşin-Purim
Etimolojik Sözlüğü, 1. Basım, İstanbul. Kızkulesi yayıncılık, 2008, s.
269.
[37] H. Acaryan, a.y., II. cilt, 1973, s. 21-22.
[38] G. Cahukyan, Hayots Lezvi Patmutyun,
Nakhagrayin Şırcan (Ermeni Dilinin Tarihi, Yazı öncesi
Dönem), Yerevan, 1987, s. 238.
[39] H. Acaryan, a.y., III. cilt, 1977, s. 116-117.
[40] Ğ. İnciciyan, a.y., s. 379.