19 Şubat 2010 Cuma

Hemşinliler

.

Hemşin Neresidir?


Hemşin, bugün Rize ili sınırları içerisinde yer alan Hemşin ve Çamlıhemşin ilçelerini ifade eder. Buralar Hemşinliler tarafından Baş Hemşin olarak isimlendirilir. Dolayısıyla kökenlerinin buraya dayandığına dair bir bilincin Hemşinlilerde ortak bir bilinç olarak var olduğunu söylemek yanlış olmaz. Ayrıca belirtmek gerekir ki nereye göç etmiş olursa olsun bütün Hemşinlilerin kendilerini bu isimle isimlendirmeleri “Hemşinli”nin yalnızca bir coğrafi isim olmadığını ortaya koyar. Dolayısıyla “Hemşinli” ortak bir kültür ve benlik algısı içeren bir kimliği ifade eder.


Hemşinliler Kimdir?


Hemşinlilerin bu yöreye nereden geldiklerine dair farklı görüşler bulunmaktadır. Ancak bu görüşler ortak noktaları üzerinden iki temel görüşe indirgenebilir. Biri Fahrettin Kırzıoğlu’nun temsil ettiği görüştür. Buna göre; Hemşinlilerin ataları Arsaklılarla birlikte 2200 yıl önce Amadan (Hamedan) bölgesine yerleşen ve aslen Türk olan Amadunilerin bir koludur. Ayrıca Tahir Deveci’ nin çevirip, Muzaffer Arıcı’ nın derlediği kitapta K. Koch’ un Rize seyahatnamesinde Hemşinlilerin Türk olduklarını söylediğini iddia eder. Ancak Can Uğur Biryol ve Rudiger Bennighaus aşağıdaki bölüm gibi bazı bölümlerin orijinal kitapta olmadığını iddia ediyorlar. Bu bölümlerin çevirmen yada derlemeci tarafından resmi tezi savunmak için eklendiğini söylüyorlar.
"Mehmet Bilgin' in tarihi konak ve evlerin kapılarındaki demir kuşaklar Türk sanatını simgeleyen çok mühim eserlerdir. Bu kuşaklar koç ve kurt başlarıyla Türklüğü haykırırlar! "


Diğer görüş ise daha çok Levon Haçikyan’ın Hemşin Gizemi adlı kitabında savunduğu tezdir. Haçikyan Hemşinlilere “Hemşin Ermenileri- Hamşena Hay”demektedir. 'Bizans İmparatorluğu'nun kuzeydoğu ucundaki Khaldyo'da Ermenistan'dan gerçekleşen göç sonucunda Hemşin Ermeni toplumu oluşmuştur. Bu göçle ilgili Tarihçi Gevond'dan bir yazı aktaran Haçikyan, Hamşen Ermeni Beyliği'nin kuruluşunu Yesayi'nin Baş Patrikliğinden sonra, Ubeydullah ve Süleyman vostikanlarının yönetim yıllarına, yani 789-790 yıllarına dayandırmaktadır.
Şapuh ve Hamam Amatuniler göçün başına geçerek, 12 bini aşkın tebaaları için Bizans imparatorluğu yönetimi altında güvenli bir yurt oluşturmuşlardır. Hamşen adının ise Hamam Amatuni 'nin adından (Hamam-a- şen – Hamam’ın inşa ettiği, kurduğu yer)geldiği söylenmektedir.


Günümüzde Hemşinliler


Hemşinlilerin günümüzde üç temel grup oluşturduğu söylenebilir.


Doğu Hemşinlileri


Bu grup esas olarak Artvin ilinin Hopa ilçesi ile Borçka ilçesinin bazı köylerinde yaşar. Ancak Sakarya ili Kocaali bölgesi ile Karasu ilçelerinde ve Düzce ili Akçakoca ilçesinde de Hemşinli köyleri bulunmaktadır. Bir grup Hemşinli ise Gürcistan Batum’ da yaşamaktadır. Batum’da yaşayan grubun bir kısmı Kırgızistan ve Kazakistan’a sürülmüş, ancak son yıllarda Rusya’nın Krasnodar kentine yerleşmeye başlamışlardır. İlginç bir detay ise son yıllarda bazı Hemşinlilerin Krasnodar’a yerleşmiş olan akrabalarından gelin almalarıyla ortaya çıkmıştır. Bu gelinler hiç Türkçe bilmemektedir. Ama Hemşince konuşabilmektedirler. Bu insanların Sovyet döneminde ne Türkçe ne de Hemşince eğitim almadıkları dikkate alındığında bu detay daha ilginç hale gelmektedir. Son yıllarda ekonomik nedenlerle yaşanan göçlerle batıdaki büyük kentlerde de belirli bir Hemşinli nüfus oluşmuştur.
Doğu Hemşinlileri müslümanlaşmış olmakla birlikte dillerini korumayı başarmışlardır. Bu grubun konuştuğu dil Ermenice’ nin bir lehçesi olan Hemşin Ermenicesidir. Dillerinin Ermeniceyle bağının farkında olan Hemşinliler bunu “kız alıp vermiş olmak”, “bir süre Ermenilerle aynı yerde yaşamış olmak” vb. biçiminde açıklamaktadırlar. Ancak bu açıklamaların kendileri açısından da pek inandırıcı olmadığı açıktır. Son yıllarda kırılmakla birlikte bu konuda konuşmaktan kaçınmak gibi bir tutumları olduğu söylenebilir. Doğu Hemşinlilerinin dillerini koruyabilmiş olmalarının en büyük nedeni yüksek dağ yamaçlarında yaşamaları, hayvancılık ve yaylacılık yapmaları olsa gerek. Ayrıca yaygın olarak görülen iç evliliklerinde dilin korunmasına katkısı olduğu söylenebilir.


Batı Hemşinlileri (Baş Hemşinliler)


Bu grup esas olarak Rize’nin Hemşin ve Çamlıhemşin ilçelerinde yaşar. Ancak yöreye dağılmış köyler bulunmaktadır. Ayrıca büyük şehirlerde de belli bir Batı Hemşinli topluluk bulunmaktadır. Batı Hemşinliler müslümanlaşmış ve artık Hemşince konuşmamakla birlikte güçlü bir kimlik bilincine sahiptirler. Hemşinli kimliği geleneksel giysilerinden, halk oyunlarına, yaylalarından, şenliklerine kadar bir çok alanda belirgindir. Bunlar içerisinde en ilginç olanı halen Ermenilerinde kutladığı vartevor bayramıdır. Dilsel olarak ise günlük yaşam gereçleri ve yer adlarında Ermenice kelimelere yer verilmektedir. İbrahim Karaca Hemşin adlı kitabında 450 civarında Hemşince kelimeye yer vermektedir. Ancak bu kelimeler Türkçe konuşma içerisinde kullanılmaktadır. Yalnızca Hemşince kelimelerle konuşulamamaktadır.


Kuzey Hemşinlileri


Bu grup Hemşinden Trabzon Karadere ( sevked ) ye göç ederek müslümanlaşmayan Hemşinli topluluktur. Daha sonra buradan tüm Orta Karadenize yayılmışlardır. 19. yüzyıl sonlarındaysa kitlesel göçlerle karadenizin karşı kıyılarına taşınmışlardır. Bugün ağırlıklı olarak Rusya’nın Soçi ve Krasnodar kentleri ile Abhazya’nın Sohum ve Gagra kentlerinde yaşamaktadırlar. Kuzey Hemşinlileri Hıristiyan olup, kendilerine Hamşena Hay (Hemşin Ermenisi) demektedirler. Konuştukları dil Doğu Hemşinlilerinin konuştukları dile çok yakındır. Bir Doğu Hemşinlisi bir Kuzey Hemşinliyle bir Ermeniyle anlaşabildiğinden çok daha iyi anlaşabilmektedir. Türkü ve halk oyunları incelendiğinde bir çok ortaklık bulunabilmektedir.


Hemşin Dili


Hemşin dili üzerine ayrıntılı araştırmalar yapılmamıştır. Ancak yapılmış sınırlı araştırmaların gösterdiği kadarı bile Hemşince’nin Ermenice’nin bir lehçesi olduğunu açıklıkla göstermektedir. George Dumezil’in yaptığı çalışmalar bunun en açık belgeleri durumundadır. Hatta bazı araştırmacılara göre, Hemşincedeki bazı kelimeler yaşayan en eski Ermenice örnekleridir. Bu iddia ise yüksek yaylalarda yaşayan ve içine kapalı bir toplum olan Hemşinlilerin uzun süre hiçbir toplumla etkileşim içinde olmamasına dayandırılır. Hemşincenin tam olarak anlaşılabilmesi için bir çok araştırmaya ihtiyaç duyulduğu ortadadır. Ancak bir tehlikede söz konusudur. O tehlike Hemşincenin yok olması tehlikesidir. UNESCO’ nun 2009 yılında 21 Şubat Dünya Anadili günü öncesinde yayımladığı `Tehlike Altındaki Diller Atlası`na göre Hemşince kesinlikle tehlikede olan diller kategorisinde sınıflandırılmıştı. Bu şu anlama geliyor Hemşin dili gerekli önlemler alınmazsa yok olacaktır.


Ancak bu konuda son yıllarda sevindirici gelişmeler de olmaktadır. Özcan Alper’in çektiği “Momi” isimli kısa film, ardından yine Özcan Alper’in ilk uzun metraj filmi “Sonbahar”, Vova grubunun geleneksel hemşin ezgilerinden oluşan albümü, Yaşar Kabaosmanoğlu’nun Rakani albümü ve tabi bu albümlerin ortaya çıkmasından önce Kazım Koyuncu’nun Hemşince parçalara albümlerinde yer vermesi Hemşincenin ve Hemşinlinin görünür olmasına ve kendi üzerine düşünmeye başlamasına vesile olan önemli gelişmelerdir. Tabi ki bunlar tek başına bir dili yaşatmaya yeterli değildir. Ancak yol açılmıştır. Hemşincenin latin harfleriyle yazımı konusunda bir çalışma yapılmış, Hopa’ da yayınlanmakta olan Biryaşam adlı dergide Hemşince hikayeler yayınlanmıştır. Ayrıca Hemşinliler artık internette kurulan ağlar aracılığı ile Kuzey Hemşinlileri ile de iletişim ve etkileşim halindedirler. Bütün bu süreç sözlü Hemşin kültürünün yazılı hale getirilmesini ve Hemşin kültürünün yazılı yeniden üretiminin önünü açmaktadır. Hemşincenin ölmemesi ancak bu şekilde olanaklı olacaktır.

Mahir Özkan

3 Şubat 2010 Çarşamba

hamshentsma anuben / hemşin alfabesi

LATİN HARFLERİ İLE HEMŞİNCE YAZIM ÖNERİSİ


Son 20-30 yıl içinde öncelikle TV, internet ve cep telefonu teknolojilerinde olmak üzere iletişim alanında yaşanan muazzam gelişmeler ile ülkemizin yaşamakta olduğu Avrupa Birliği süreci, ticaret ve sanayi alanını değiştirip dönüştürdüğü gibi siyaset, kültür/sanat, hukuk gibi üst yapı alan ve kurumlarını da değiştirip dönüştürmektedir. Küresel ve ulusal ölçekte yaşanan bu değişim ve dönüşümler daha önce kendilerini ifade etme imkanı olmayan nispeten küçük bazı dinsel, etnik, kültürel, siyasal toplulukların kendilerini ifade etmesine de imkan yaratıyor.

Ülkemizde yakın geçmişe kadar Türkçe dışındaki dillerin yazılı veya görsel alanda kullanılması ülkenin birliği ve bütünlüğü ile ilgili önemli bir tehdit unsuru olarak algılanıyor ve cezai kovuşturmaya uğruyorken bugün, yapılan yasal düzenleme ve çıkarılan yönetmeliklerle “Türk Vatandaşlarının Günlük Yaşamlarında Geleneksel Olarak Kullandıkları Farklı Dil ve Lehçelerde Yapılacak yayınlar…” konusu bir hak olarak düzenlenmiştir.

Lazlar, Kürtler ve ülkemizdeki bazı diğer halkların daha önce geçmiş oldukları bu süreçten biz Hemşinliler de doğal olarak etkileniyoruz. Son on yıl içinde Momi ve Sonbahar filmleri, Vova ve bazı diğer albümlerde seslendirilen Hemşin ezgileri, derlenip yayımlanmaya başlayan mani, öykü ve masallar, Hemşin dili ve kültürü ile ilgili sürdürülen çalışmalar ve internet ortamında özellikle de Facebook’ta açılan bazı sayfalarda yer alan yazılar ve diyaloglar Hemşince yazma konusunu bir sorun olarak gündemimize getirmiş bulunuyor.

Yaklaşık bir yıldır bu ihtiyacı hisseden arkadaşlarla yaptığımız değerlendirmeler sonucu Latin harflerinin uluslararası kullanımdaki yaygınlığı ve Türk alfabesinin de Latin harflerinden oluşması dikkate alınarak aşağıda sizlere sunacağımız Latin Harfleri ile Hemşince Yazım Önerisi oluşturuldu. Bu öneri Hemşincenin ihtiyaçları dikkate alınarak tamamen kendi aramızdaki yazışmalardan şekillendi, bu haliyle eleştiri ve katkıya açıktır. Ayrıca öneri henüz bir dilbilimcinin değerlendirmesinden geçmiş de değildir. Önümüzdeki süreçte dilbilimcilerden de görüş alınarak değişiklik önerileri olursa tabloda gerekli düzeltmeler yapılarak tablo, dil bilimi açısından da teyit edilmiş son şeklini alacaktır.

Latin Harfleri ile Hemşince Yazım Önerisi tablosunun hazırlanmasında öncelikle Latin alfabesinde ve Türkçede ortak kullanılıp, Hemşince için de kullanılacak harfler tespit edildi ve bunlar aynen tabloya aktarıldı. İkinci olarak Â, CH/Ç, DZ, GH, G’/Ğ, X/ĞH, KH, SH/Ş, TS, TZ gibi Hemşince yazım için gereken ancak her iki alfabede de ya karşılığı olmayan ya da farklı harflerle yazılan sesler tespit edildi. Bu seslerden Latin alfabesinde tek harf olarak karşılığı olan  ve X’in (yumuşak ğ ve h karışımı (ğh) bu ses için coğrafyamızdaki bir çok dilin alfabesinde X harfi kullanılmaktadır) tek harfle, diğerlerinin ise ikili harf olarak CH, DZ, GH, KH, SH, TS, TZ şeklinde yazılması, Latin alfabesinde karşılığı olmayan yumuşak Ğ nin ise klavye sorunlarını aşmak için(Türkçe olmayan klavyelerde ğ harfi yoktur) Türkiye dışına yönelik yazılarda G’ olarak yazılması, son olarak da Türkiye içindeki yazışmalarda CH, G’, X ve SH yerine sırasıyla Türk alfabesindeki karşılıkları Ç, Ğ, ĞH, Ş harflerinin kullanılabileceği fikri benimsendi.

Hayırlı olsun...

Harun Aksu Hikmet Akçiçek Mahir Özkan


LATİN HARFLERİ İLE HEMŞİNCE YAZIM ÖNERİSİ

A- LATİN VE TÜRK ALFABESİNDE YER ALAN VE HEMŞİNCE İÇİN DE KULLANILACAK STANDART HARFLER



Aa
Bb
Cc
Dd
Ee
Ff
Gg
Hh
İi
Jj
Kk
Ll
Mm
Nn
Oo
Pp
Rr
Ss
Tt
Uu
Vv
Yy
Zz

B- HEMŞİNCE İÇİN GEREKEN HER İKİ ALFABEDE FARKLI YAZILAN VEYA HİÇ OLMAYAN SES VE HARFLER


Ââ (âli: yine ândi: ondan, âl: daha)
CH/Ç ch/ç (chors/çors chur/ çur chigit/ çigit)
DZ dz (dzov, dzondre, dzung)
GHgh (ghenig, ghedric, ghedeb)
Ğğ G'/Ğ g'/ ğ (g'iyap/ ğiyap, kag'/ kağ, kog'/ koğ)
Xx X/ĞH x/ğh (xag'/ğhağ, xavag'/ğhavağ )
KHkh (khal, khedal, khezi)
SH/Ş sh/ş (shad/şad, she/şe, shun/şun)
TSts (tsi, tsug, tsun)
TZ tz (tzantz: kaplumbağa khenatz: gitti)
-- Iı Iı
-- Öö Öö
-- Üü Üü

AÇIKLAMA ve BİLGİ NOTU
1- Tablo oluşturulurken A bölümünde Latin alfabesi ve Türk alfabesinde ortak kullanılan ve Hemşince için de kullanılabilecek harfler aynen kullanıldı

2- B bölümünde Â, CH/Ç, DZ, GH, G’/Ğ, X/ĞH, KH, SH/Ş, TS, TZ gibi Hemşince yazım için gereken ancak her iki alfabede de ya tek harf olarak karşılığı olmayan ya da farklı harflerle yazılan sesler tespit edildi. Bu seslerden Latin alfabesinde tek harf olarak karşılığı olan  ve X’in (yumuşak ğ ve h karışımı (ğh) bu ses için coğrafyamızdaki bir çok dilin alfabesinde X harfi kullanılmaktadır) tek harfle, tek harf olarak karşılığı olmayanların ise CH, DZ, GH, KH, SH, TS, TZ şeklinde ikili harflerle yazılması, Latin alfabesinde karşılığı olmayan yumuşak Ğ nin ise klavye sorunlarını aşmak için (Türkçe olmayan klavyelerde ğ harfi yoktur) Türkiye dışındaki okurlara yönelik yazılarda G’ şeklinde yazılması benimsendi.
3- Sadece Türkiyedeki okurlara yönelik yazılarda CH, G’, X ve SH yerine sırasıyla Türk alfabesindeki karşılıkları Ç, Ğ, ĞH, Ş harflerinin kullanılması okuma ve yazma açısından kolaylık sağlayabilir.
4- I, Ö, Ü, harfleri Türkçeden Hemşinceye geçen bazı sözcüklerde kullanılmakta olup latin alfabesinde yokturlar, bu nedenle Türkiye dışındaki okurlara da hitap eden yazılarda i, o, u harfleri kullanılmalıdır.